1. YAZARLAR

  2. Hülya SEZGİN

  3. Yakışmaz mı, Ayıp mı
Hülya SEZGİN

Hülya SEZGİN

Ressam
Yazarın Tüm Yazıları >

Yakışmaz mı, Ayıp mı

A+A-

Günümüzden yirmi beş yıl kadar öncesiydi. Bankada çalışıyordum. O zamanlar bilgisayar olmadığı için benim gibi memurları nüfus sayımında ve seçimlerde görevlendirirlerdi. Kimi arkadaşlar rapor alıp kaytarırken ben bunu beceremezdim. Her sayımda ve seçimde görevli olurdum.

Bir genel seçimde ben gene sandık görevlisi idim. Şimdi olduğu gibi öne çıkan üç beş partinin sandık görevlisi ve sandık başkanı birlikteyiz... Ayrı ayrı partilerden de olsak o zamanlar insanlar bu kadar ötekileştirilmemişti. Birbirimize kin, düşmanlık gütmüyorduk. Gün boyunca akşama kadar güldük, şakalaştık, sohbetler ettik...

Adı ne idi anımsamıyorum ama bu günkü iktidar partisinin o günkü versiyonu olan parti görevlisi cami hocası biraz safça ancak şakaya gelir biriydi. Onunla hepimiz uğraştık, şakalar yaptık. O da şakayla yanıt verdi, gülüştük.

Derken seçim bitti. Sayımı tamamladık. Torbaları mühürledik. Gelen minibüs ile “Merkez” e teslim etmeye götüreceğiz oy torbalarını. Kızım Senem henüz iki yaşında olmalı. Evde babamız ve 10 yaşında ağabeyi Serter ile birlikte. 

Gece geç saatlere kadar kalmak istemiyorum. Ertesi günü iş var. Evde ise yapmam gereken işler... Kardeş partinin görevlisi yirmili yaşlarda pırıl pırıl bir genç kız vardı. Birbirimizi de sevdik. Ona “Ne olur, benim torbamı da sen teslim eder misin?” diye rica ettim. “Elbet ablacığım.” dedi. Torbamı ona emanet ettim.

Bütün arkadaşlar tek tek vedalaştık. Hocamız sordu
“Siz şimdi ne yapacaksınız?”

Zaten bütün gün yorulmuşum. Evimde dünya kadar iş var, çocuklarım beni bekler. O hışımla “Ne yapacakmışım? Evime gideceğim. Sanki siz ne yapacaksınız?” diye sordum.

“Biz Partiye  gideceğiz ve gelecek seçim için çalışmalara başlayacağız” dedi.

Onun o günkü yanıtının ciddiyetini şimdi anlıyorum...

Gelelim bu güne... Şimdi emekliyim. Çocuklarım büyüdü. Gönüllü ve keyfi işlerle uğraşıyorum. Yazmak... çizmek... Parti genel merkezinde Ender hanıma “Şu şu günler buradayım. Her an yardıma hazırım.” dedim. Sandık müşahit görevlisi olarak yazmış sağ olsun. Aksilik bu ya İstanbul'da sanat fuarına katıldım. 29 Mart Cumartesi bitiş günü fuarın. Gene de gece 01.30 da İzmir’de evimde, sabah 07.00 de ise sandıkta görevimin başında idim... 

Seçimden bir hafta önce sandık görevlileri eğitim çalışmasından döndükten sonra facebook sayfama şöyle bir yorum yazmıştım. “Şimdi sandık görevlisi eğitim çalışmasından geldim. Ne olur arkadaşlar vakti ve durumu uygun olan arkadaşlar yalnızca klavye silahşörlüğü yapmasın, bu çalışmalara katılsınlar. Karşı partililer deli gibi çalışıyor, koşturuyorlar çünkü...”
 
Yorumumu pek çok arkadaşım onaylarken gelen bir yorum ise şöyle idi. “Deli gibi sokakta olmak değil de ...sandıkta sahip çıkmak önemli Hülya hanım. Biz Atatürkçü, vatanını seven bilinçli insanlarız ...çaresizce koşuşturmak yakışmaz bize ...buradan bile güç alabiliyoruz birbirimizden...”

Yorumu yazan kişi sandık görevlisi olarak oylarımıza sahip çıkmak amacı ile koşuşturduğumdan dolayı benim yakışıksız bir davranış içinde olduğumu söylüyordu...

Elbet üzüldüm bu yakıştırmaya...
 
Seçimler bitti... Arkadan şüpheler, yakışıksız davranışlar, dönen dolaplar... Yakılan oylar, yok olan torbalar, boş seçim kağıtlarında kendi partilerine evet basanlar... İzmir'imizde olmadı ama trafoya giren kediler... Hep birlikte izledik... Ben gecenin bir yarısı evime gelmişim yorgunluktan ölüyorum.  “Oyumu atar televizyonun karşısına geçip, ayaklarımı uzatıp çiğdemimi çitleyerek sonuçları izlerim.” demedim. Görevimin başına gittim. O gün okulda kalorifer yanmıyordu. Çok soğuktu. Üşüdüm, titredim. Ama gözüm oylarda, kulağım telefonla çekim yapan var mı diye sandıkta... görevimi hakkıyla yaptığıma inanıyorum. 
Şimdi şu satırları yazarken burnum akıyor, başım ağrıyor. Olsun... Vicdanım rahat... gönlüm huzurlu... Vatanımı seven ve gerçekleri görerek geleceğimiz için çalışan bilinçli bir cumhuriyet kadını olduğum için başım dik. Gururluyum...
 
Cumhuriyet mitinglerinde elinde bayrak meydanlardayız. Klavye başında vatanı kurtarıyoruz... Elbet onlar da gerekli. Olmalı... Bilinçleniyoruz. Atatürk'ümüze, cumhuriyetimize, vatanımıza sahip çıkıyoruz. Ancak bu işin lâyıkı ile sonuçlanması sandıkta oluyor...
Neden o heyecanımızı sandıkta oylarımıza sahip çıkmakta gösteremiyoruz... 

Neden? Neden? 

Yakışmaz mı? Ayıp mı?..

Hülya Sezgin/[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum