1. YAZARLAR

  2. Beytullah KUDU

  3. Yargıyı yargılamak...
Beytullah KUDU

Beytullah KUDU

YAD
Yazarın Tüm Yazıları >

Yargıyı yargılamak...

A+A-

Güçler ayrılığı ilkesi ; evet HUKUK DEVLETLERİNDE olmazsa olmazdır. Gelin görün ki YASAMA, YÜRÜTME, YARGI birbirinden ayrı olmalı,bunları birbirinden ayıran kalın ve keskin çizgidir güçler ayrılığı deriz ancak laf ola beri gele.

Bugünkü siyaset, yönetmek ve eşgüdümü sağlayan el olmak yerine ELE GEÇİRMEK gibi ilginç ama uzun vadede sorunsal, yani domino etkisi olan bir yöntem seçiyor. Bumerang gibi, yarın kendisine dönecek ve zarar verecek uygulamaları ve yönetim tarzını ‘etki alanını ya da hakimiyet alanını genişletmek için benimsiyor’. Bu benimseyiş ve yöntem beyhudedir.

Lakin hep söyleyen değil bazen dinleyen arada bir de soran olmak gerek. Bunu dar sosyal çevremiz, küçük kararlarımız için bile yöntem yapmalıyız, düstur etmeliyiz kendimize.

Koca koca makamlar koca koca kararları tek başımıza almamıza yetmemeli, hele ki alacağımız karar sadece karar alanı olumsuz etkilemiyor, geniş bir coğrafyaya ve demografik yapıya ise yıkım tarzında etkiler arzediyor ise “aman ha “ demeliyiz... Diyebilmeliyiz...     

Her sabaha; yeni, yine, yeniden KHK’larıyla uyanıyoruz. İşin ehli olan insanların bile ne olduğunu, niye olduğunu, ne getirdiğini anlamaya fırsat bulmadan tekrarı, bir yenisi yayımlanıyor. Etki alanları o kadar çok ki. Belki bir satır çekip günlerce onu konu edinebiliyoruz ancak kaynayıp giden ve bürokrasinin de zaman içinde idrakine varacağı neler neler...

Ve siyaset karşısında bir arada olması gereken, çünkü alınan kararlardan ortak şekilde ve eşit olarak zarar gören MİLLET, kayıtsız..Aslında defe hepimizi koyuyorum... Şartsızız da..!

Eskiden ‘kayıtsız, şartsız’ bu ülkenin değerlerine sahip çıkacağımıza söz verirdik... Gür sesle söyleyince de daha bir söz vermiş olurdur.

Bugün maalesef kayıtsız, şartsız hiçbir şeye sahip çıkamıyoruz. Bugün ülkenin, ilkelerin savunucusu değil insanların savunucusu olduk... Ya giderse…! Gitmesin yeterki..! Allah başımızdan eksik etmesin..! Benim ömrümden alıp ona versin…!

Oysa insandır bu. Beşerdir diyen yok... Şaşardır diyen hiç yok... Dilimiz döndüğünce demeye çalışmaktan öte bir anlam ifade eder umarım hassasiyetlerimiz..

Esasında herşeyin ruhunda insan vardır. Hepimizin ceza olarak gördüğü kanunlar aslında insanları korumak içindir. Bizi suçtan uzak tutmak içindir. İnsan cinayet işlesin onu 25 yıl içeri atayım değildir kanunun ruhu, 25 yıl caydırıcılık arzetsin ve insan suçtan uzak dursun diye hesap eder kanun koyucu...

Yargı’nın bağımsızlığında da esas budur. İnsanı korumak. Tarafsız bir şekilde yargılamak, suçluyu cezalandırmak ve masumu korumak.

Ancak yargının bugün yürütmenin baskısı altında olmasını görüyor olmak ürkütücü...

Tarafsız ve Bağımsız yargıyı tesis edecek olan ‘tarafsız ve bağımsız yargı mensuplarıdır’..

Herhangi bir parti teşkilatına üye olmak, ait hissetmek veya ilişkilendirilmek yetmemeli ‘YARGI MENSUBU OLMAYA’...

Hakim ve Savcı atamalarını geçtik YÜKSEK YARGI’da bile liyakatin yerini maalesef sadakat alır oldu. Bir günde çıkan tayinler, bir şekilde yapılan atamalar ve her ne şekilde oluyorsa tehlikeli olarak gördüğümüz yargı üzerindeki baskı ‘İYİ SONUÇLAR DOĞURMAYACAK’...

Yargısal denetim sadece hakim ve savcılar tekelinde değil... Bugün YASAMA ORGANI çıkartacağı kanunlarla YÜRÜTMEYİ denetler, siyasi tabirle hizaya çeker, kontrol eder.

Oysa neyi konuşuyoruz, 301 vekil için gerekli 10-12 vekil transferini muktedir parti yapabilirse, YASAMANIN YÜRÜTME üzerindeki denetim yetkisini ortadan kaldırabilir. Etkisini yok edebilir..

Oysa sıkışınca MECLİS var denetim yapar ve kanun çıkartarak yeni sistemin yıkıcı etkilerinden milleti korur demiyor muydunuz…? Tabi inananlar olduğu müddetçe demeye devam edeceksiniz..

ANAYASA MAHKEMESİ, AİHM’in giden dava dosyalarını kabul etmesine bakarsak artık ülke üzerinde en azından gelişmiş ülkelerce bir TEMYİZ ORGANI olarak görülmüyor. İç hukuk yollarının sağlıklı işletilememesi sadece OHAL üzerinden görülmüyor anladığımız kadarıyla yargıya siyasetin sirayet ettiği de düşünülüyor.

Yani en üst ‘hak tescili’sağlayacak mahkememizde işlevselleştirildi. Artık muhalefet bile eskisi kadar başvurmuyor, gerek görmüyor ya da bir karar çıkacağını ummuyor..

İşini hakkıyla yapan yargı mensupları korumasız ve Sezar'ın kılıcı gibi kripto FETÖ ithamıyla başbaşa kalma korkusu içten içe kararlarını etkiliyor. Soruşturmalar, kovuşturmalar neredeyse direk kolluk kuvvetlerinden yargıya taşınıyor.

Ne kötü ki OHAL uygulamasını bile ismen kaldırdık ancak cismen kanunlarla yaşatır halde devam ettiriyoruz.

Haksızlığa uğrayan birine ‘dava aç,gerekirse AİHM’sine başvur’ dediğimde ‘neme lazım tutup bir daha hapse atmasınlar da ben bir şey istemem,açlıksa açlık razıyım’ dedi..

Bu da yazının “velhasılı kelamı" olsun…

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.