1. YAZARLAR

  2. Zeynel KOZANOĞLU

  3. YENİ BİR AİLE DOĞUYOR…
Zeynel KOZANOĞLU

Zeynel KOZANOĞLU

Ortak Ses
Yazarın Tüm Yazıları >

YENİ BİR AİLE DOĞUYOR…

A+A-

“Kırkgün taban eti, bir gün av eti” biçiminde bir atasözümüz var, biliyorsunuz… Bir başka deyişle bu özlü söz şöyle açıklanabilir. Kırk gün boşa kürek çekersin, bu çabadan sonra bir gün de kendi yararına sonuç alırsın… Pek de iyi anlatamadım ama anlayıverin gayri…

Torunum Emre Ertürk… Babasının görevi nedeniyle Malatya’da doğdu.  Ağrı, Kıbrıs ve Gelibolu’da belli sürelerle oturdular.  Daha sonra İzmir’deydiler.  

Babası emekli olduktan sonra İzmir’e yerleştiler. İzmir’de ortaokulun son sınıfındayken  Beyza adında sevimli bir kız öğrenci de vardı. Herhangi bir  yakınlıkları olmadı ama, sınıf arkadaşı olmaları nedeniyle ara sıra selamlaştılar o kadar.  Emre İzmir’de liseye başladı. Vasat bir öğrenciydi.  Ancak, bu normal değildi.

Lisenin ortalarına doğru  delikanlımıza bir haller oldu. Çok başarılı bir öğrenciye dönüştü.  Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Makine mühendisliğini dereceyle bitirdi.  Mezuniyetinden sonra Ege bölgesinin büyük firmalarından birinde hemen iş buldu. Bir sene sonra da Marmara bölgesinde çok daha iyi koşullar sunan ülkenin sayılı büyük bir firmasına geçiş yaptı…

Emre Adapazarı’nda ailesiyle birlikte oturuyor. Bir de liseye giden kardeşi var, Ertuğ. Evli ablası İzmir’de. Bizde parça parça olmamış aile mi var?

“Beyza nerede kaldı?” demeyin. İşte o sahneye geliyor.  Makine Mühendisi Emre Ertürk yeni işi için şehir değiştirme arefesinde  “Bu yeni şehirde tanıdık birileri var mı acaba?” arayışına girdi. Facebook adlı düzenek var ya… Öğrendi ki, ortaokulda bir yıl aynı sınıfta okuduğu Beyza doktor çıkmış ve Adapazarı’nda bir yerlerde çalışıyormuş.

Ne güzel bir tesadüf değil mi?

kopya.jpg

Tesadüfün bir gömlek daha güzeli… Kendisi bekâr ve takıntısız.  Beyza’ya telefon etmiş, laf arasında öğrenmiş ki, o da bekâr ve takıntısız… “Ee görüşelim mi? Görüşelim”  olmuşlar.  

Zamanla Beyza Emre’nin ailesini tanımış. Tanıyınca şu duruma pek şaşmışlar. Emre’lerin İzmir’deyken oturdukları ev ile Beyzaların evi arasında sadece 30 metre uzaklıktadır. Peki, böyle olduğu halde bunca yıl boyunca nasıl olmuş da hiç karşılaşmamışlardır.  

Beyza İzmir’den sonra  üç yıl Manisa Fen Lisesinde okumuş, altı yıl  da Afyonkarahisar’da Üniversitede Tıp öğrenimi görmüş. Karşılaşmayışları bundan olabilirdi elbet.  Evet, Beyza şimdi bir doktor.  

Aklı başında iki genç “Bir araya gelsek ne güzel aile oluruz” kararına ulaştıktan sonra karşılıklı beklemeye başlamışlar. Dur bakalım, bu tertemiz arkadaşlığın sonu nereye varacaktır. Derken Emre yüksek lisans yapmaktadır. Ve İstanbul’da son kez jüri huzuruna çıkmıştır. Beyza da onu yüreklendirmek için birlikte gelmiştir.

Emre içeride ter dökerken, Dr. Beyza dışarıda merakla sonucu beklemiş.

Ve Emre ağlamaklı bir yüzle kapıda göründüğünde Beyza yıkılmış. Arkadaşının üzüntülü halini görünce onu teselliye kalkışmış. Emre “Offf of..” diyerek elinde tuttuğu kâğıdı Beyza’ya uzatmış. Ve genç kızımız kâğıda baktığı zaman Emre’nin mülâkattan başarılı çıktığını görmüş. Ve üç profesörün imzaları altında şu satıları okumuş:

Bir tanem!  

Az önce 24 Aralık 2015 günü saat 14:05’te  

Bu kâğıt dolduruldu ve imzalandı.  

Kabul edilen aslında tez çalışmam değildi.  

Seni ne kadar çok sevdiğim gerçeğiydi.  

İçeride beni soru yağmuruna tuttular.  

Her bir cevabı sanki bilemezsem

Seni kaybedecekmişim gibi verdim.

Bir saat boyunca sana olan sevgimi savundum.  

Sonunda her üç hocam da  

Seni dünyalar kadar sevdiğime ikna olup

Bu gerçeği kabul etmek zorunda kaldılar.  

Önümüzdeki büyük engeli senin için aştım.  

Tüm sevdiklerimiz için hayırlı olsun.  

Benimle evlenir misin?

beyza4.jpg

Geçen hafta İzmir’de bu yakınlaşmanın son adımlarını atma çabası içindeydik. Aileler tanıştı. Geleneğimiz uyarınca ailesinden Beyza’yı istedik. Verdiler. Hafta sonunda nişanımız vardı. Kimi eli kalem tutanlar böyle havaya “Nişanımıza bekleriz” diye yazıyorlar.

Ben öyle bir şey demiyorum. Çünkü nişanımız olimpiyat stadında değil, aile arasında oldu. Bu yazıya gözü değen okurlarımın iyi dilekleri benim için büyük ödül olacak. Önümüzdeki Temmuzun 9. gününde de  Beyza ile torunum Emre’nin düğünü olacak… 

beyza3.jpg 

Danimarka’da doğup büyüyen torunum Anıl Bülent Biçkin ile yine Danimarka’da oturan Afgan asıllı kızımız Zalla Mandozai’nin 26 Ağustos 2016 günü İzmir’de düğünü var. Anıl’ım bizim küçüğümüz Beyhan Biçkin’in büyük oğlu. Bir de Kaan’ımız var.

Evet, bu yazı “benden haberler” biçiminde oluştu ama okurlarımın bağışlayacağını umuyorum. Teşekkürlerimle…

Nizamettin Onk “Kafkasya’dan Anadolu’ya Iğdır Tarihi” adlı eser- 2006 (389 s.)

beyza1.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.