Yerel seçimlerde İYİ Parti
Aktif siyasete İYİ Parti’nin kurulmasıyla girdim ve geçtiğimiz yerel seçimlere kadar gözlem yapma fırsatı yakaladım. Siyasetin genel merkezler ve genel başkanlar seviyesinde yapıldığı sanılır. Oysa siyasetin temel çekirdeği yerel siyasettir. Genel başkanlar vaatler verirler, neleri değiştireceklerini söylerler. Tabanda güçlü teşkilatlar yoksa bu söylemlerin altı hep boş kalır. Siyasi partileri ağaca benzetecek olursak kökler yerel teşkilatlardır. Ağacı onlar ayakta tutar, besler, varlığını devam ettirmesini sağlarlar. Gündemdeki yerel seçimlerin belirleyicisi de teşkilatlar olacaktır.
Biraz detaylandıralım.
Sokaktaki insanlara genel merkez değil, ilçe teşkilatları dokunur. Ülkede bine yakın ilçe var. Doğal olarak tüm partiler ilçelerin kanaat önderleri, hemşeri ve meslek gruplarına yakın durmaya çalışıyor. Kendi ideoloji ve vaatleri çerçevesinde seçmen toplamaya çalışıyorlar. Sonuçta her ilçede ve ilde bir parti belediye kazanacak. Bu noktada doğru aday, doğru meclis üyeleri ve doğru projeler ipi göğüsleyecektir.
İYİ Parti geçtiğimiz yerel seçimlerde CHP ile işbirliği yaptı. Bu nedenle özgül ağırlığımızı gerçek anlamda ölçme fırsatı bulamadık.
Bundan sonra tamamen kendi öznel görüşlerimi paylaşmak zorundayım.
Geçtiğimiz yerel seçimlerde hedefimiz Millet İttifakı için seçim kazanmaktı. İttifak olarak ilçelerde çok başarılı olmadığımızı söylemeliyim. Olsaydık İBB meclis çoğunluğu bizde olurdu. İmamoğlu kendi rüzgârı ve bizlerin desteğiyle seçimi kazandı. İYİ Parti desteğiyle Ankara da dâhil birçok büyükşehir belediyesi kazanıldı. Görev dağılımına sıra geldiğinde zamanında sayın Akşener’in de altını çizdiği gibi, “çırak çıktık”. Gaziosmanpaşa belediye meclis üyesiyim. İstanbul’daki meclis üyelerimizle yapılan toplantılarda da bu konuda tartışmalar, eleştiriler yapıldı. Ayrıntıya girmeyeceğim.
Sıkıntılı bir genel seçim süreci yaşadık. Sırtı yerden kalkmayan Bay Kemal egosunu tatmin etmek ya da AKP’ye bir kez daha hizmet etmek için adaylığını dayattı. Akşener masadan kalktı (ki muhteşem bir hamleydi) ardından toplum baskısı vs. nedeniyle kaybedileceğini bile bile tekrar oturmak zorunda kaldı. O gün yapılan açıklamada yüzünü gözünüzün önüne getirin. Kemal her zamanki gibi kaybetti. Üstüne genel başkanlığını da kaybetti.
Ben Özgür Özel’in lider olamayacağını düşünenlerdenim. Emanetçi olduğunu da düşünüyorum. Arkadaki asıl figür İmamoğlu.
Ontolojik olarak CHP ve İYİ Parti kadroları arasında büyük fark var. Anlayış olarak, vizyon olarak, oluşum olarak. Evet, CHP ülkenin ilk siyasi partisi. Bu gurur duyulacak bir sıfat olmakla birlikte beraberinde yüz yıllık sorunları da getiriyor. Yola ulus devleti kuran sağ parti olarak başladı (sol parti ulus devlet kurmaz) Ecevit’le dümeni sola kırdı. O dönem komünizm yükselen değerdi. Komünist olmak yerine batıda örnekleri olan sosyal demokrat anlayışı benimsedi. Sınıf bilincini de eksik etmedi. Yüz yılda içinde tonla fraksiyon barındırdı. Ulusalcılar, sosyal demokratlar, Kürtçüler, Aleviler vs. Bugün genç seçmende çok karşılığı da yok. Kürtler Hedep, ulusalcılar İYİ Parti ve Zafer Partisi, komünist ya da kararlı solcular TİP, Emep vs. sol partilere kaydılar. CHP hantal bir parti haline geldi.
Geçtiğimiz genel seçimlerde yol kazaları yaşandı. Kemal nefret ettiğine (ya da aslında yerinde olmak istediğine) dönüştü. Tek başına kararlar almaya kalktı. Bu tavrın ilk emarelerini Ekmeleddin adaylığında belli etmişti. Seçmenine "tıpış tıpış gidip oy vereceksiniz" demişti. Bu kez de kimseden onay almadan Ümit Özdağ’la gizli saklı protokoller imzaladı. Bu İYİ Parti’nin kopuş noktalarından biriydi.
İYİ Parti üyeleri ve seçmeninin sosyolojik yapısı önemlidir. İYİ Parti’yi kuranlar OHAL döneminde yasaklara, telefon dinlemelerine, sabahın köründe polisler tarafından evden alınma ihtimallerine rağmen taşın altına elini koyanlardır. “Fetöcüsünüz” iftiralarına rağmen fedakârlık yapanlardır. Bu nedenle kendimize “cesurlar hareketi” adını koyduk.
Bugünün konjonktürüne gelecek olursak;
CHP özellikle Ankara ve İstanbul için bizden destek bekliyor.
Ben İmamoğlu’nun destek versek bile kazanacağına inanmıyorum. Hapisteki Hedep belediye başkanlarını ziyaret etmesi, İngiliz elçisiyle yediği yemek, şovmen ve egolu tavrı İYİ Parti seçmenini soğuttu. Son CHP kongresinden sonra Kemal’in liderlikten indirilmesinde dahli olduğunu düşünen CHP içindeki Alevi grup da kendisinden hiç hazzetmiyor. İmamoğlu kazanamaz.
Yavaş da İYİ Parti tarafından destek görmez. Akşener’in hem İmamoğlu hem de Yavaş ile görüştüğü, CB adayı olmaya sıcak bakıp sonradan çark ettikleri kulislerde konuşuluyor. Buyursunlar İYİ Partisiz belediye başkanı olsunlar.
Peki, İYİ Parti ne yapmalı?
Hiçbir il ve ilçede sırf aday bulunsun diye aday göstermemeli. Güçlü profiller aday olmalı. Belediye başkan adayları da güçlü olmalı, meclis üyeleri de. Her ilçede onlarca meclis adayı gösterilecek. Toplumda karşılığı olan belediye başkan adayları ve meclis üyesi adayları gösterilmeli.
Kurucularla istişare edilmeli, küskünlerle kucaklaşılmalı.
Kuruluş ayarları ve heyecanı aktive edilmeli.
Tek bir belediye bile kazanılmasa bu tavır benim için önemlidir. İYİ Parti rüştünü bu yerel seçimlerde ispat edecektir. O rüşt kazanmak değil, tavrın arkasında durmak olacaktır.
Beş yıl kaybederiz belki ama bu tavırdaki netlik bize sonraki genel seçimi kazandırır...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.