Zihniyette benzerlik var...
Farkında mısınız, ilkellikte yerleri tartışılmaz olduğu için zinyite yönünden de şaşılacak benzerlik var. Hatırlayalım, az zaman önce adam yanında yatan karısını rüyasında bir başkasıyla görünce kadını bıçaklamıştı.
Hep işitiriz, kimi erkekler eşleri hakkında ufacık bir laf işitseler onu ya öldüresiye döverler, ya da hemen boşarlar. "Ne olmuş, ne varmış” diye sormaya bile gerek yoktur. Bir örneğini Danimarka’da yaşadık. Anadolu’dan getirilmiş dil bilmez, harf tanımaz bir genç kadınımız fabrikada işe sokulmuştur.
Kadın her sabah otobüsle gelir, öğleden sonra otobüsle evine döner. Günün birinde iş çıkışında sağa doğru yürüyeceğine sola doğru yönelmiş. O arada dini İslam, dili Türkçe ve adamlardan adam bir insanımız “Bacım eve gideceksen şu yana yürüyeceksin” diye seslenir... Böyle seslendi ve kadın da yolun doğrusuna yönelip evine ulaşabildi mi? Pek sevgili kocası, onu sabahın köründe Kopenhag’ın içine doğru salıverecek kadar insanlıktan uzak kocasının kıskançlık damarları tutmuştur.
Tabancası belinde beldenin kahvehanesine gelir ve yol gösteren o delikanlıyı sorar. Niye sorduğunu da şöyle anlatır: “Benim hanıma laf atmış, onu öldürmem farz oldu.” Arkadaşları araya girerler. “Acele etme, önce gerçek nedir onu öğrenelim” derler.
Sonra gerçek ortaya çıkar. Ve tabancasından başka hiç artı değeri olmayan koca o delikanlıyı teşekkür etmek üzere aramaya koyulur. Biz böyleyiz işte. Bunun az buçuk insan damarı varmış. Yoksa gerçeği öğrenmeyi öldürdükten sonraya da bırakabilirdi.
Evet laf nereye geldi? İzmir Milli Eğitim Müdürlüğüne bir deli başvuruyor. (Yazılım yanlışı yok. Bilerek Deli diye yazdım.) O Deli veli arkadaş bir iki kitapta sakıncalı satırlar buluyor. Milli Eğitim hemen kitabı inceletmeye koyuluyor.
Peki arkadaşlar, sizin aklınız nerede? O kitapların satırları donmuş halde yıllardır okunmaktadır. Bir zamanlar sakıncalı değilken şimdilerde sakıncalı hale gelmişse, bu kitabın sorunu değil, senin benim sorunum. Ben geçmişte peygamberimizi “Hazreti Muhammed” diye anabiliyordum. Şimdilerde “Hazreti Muhammed sallallahü vesellem Efendimiz” dememi bekliyorlar. Zaman içinde ne oldu?
Peygamberimizi ne kadar kalabalık lafla anarsak o kadar sevaba mı gireceğiz?
”Hak Teala Hazretleri, Hazreti Ayişe Validemiz... Hazreti Osman Radyayalü anh”
Ayşe’ler Ayişe oldu. Televizyonda işittim. Beş yüz yıllık Fatih Sultanımızın adını Mehmet diye bilirdik, onu da Muhammed’e çevirmişler. Bu kitapları yassaklamadık, diyorlar. Kardeşim, sen niye her başvuruyu ciddiye alıyorsun? Daha önceki bir yazımda ihbar ettim, ciddiye almadılar. İşte bir ihbarım daha:
Günümüzden yüz yıl önce Mehmet Aki Ersoy ilişikte sunduğum şiiri yazmış. Yanlış anlamadıysam “Arap, Arnavut” filan diye insanların ayrı ayrı kefelere konulmasına karşı çıkıyor. Günümüz yüksek yöneticileri ise yıllardır Türkiye’de oturan insanları “bilmem kaç etnik guruptan” diye adlandırarak ve her birinin adını da açık açık sayarak siyaset yapıyorlar. Şimdi de Kürt adını verdikleri grup için takla üstüne takla atıyorlar. Hadisenize, Akif’e bu kargaşa ortamında uygun bir yer bulsanıza...
Bakınız şiir şöyle:
Ayrılık Hissi Nasıl Girdi Sizin Beyninize?
Müslümanlık sizi gayet sıkı, gayet sağlam,
Bağlamak lazım iken, anlamadım, anlıyamam,
Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize?
Fikr-i kavmıyyeti şeytan mı sokan zihninize?
Birbirinden muteferrik bu kadar akvamı,
Aynı milliyetin altında tutan islam'ı,
Temelinden yıkacak zelzele, kavmiyettir.
Bunu bir lahza unutmak ebedi haybettir...
Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez..
Son siyasetse bu! Hiç böyle siyaset yürümez!
Sizi bir aile efradı yaratmış Yaradan;
Kaldırın ayrılık esbabını artık aradan.
Siz bu davada iken yoksa, iyazen-billah,
Ecnebiler olacak sahibi mülkün nagah.
Diye dursun atalar: 'Kal'a içinden alınır.'
Yok ki hiç bir kişiden... Millet-i merhume sağır!
Bir değil mahvedilen devlet-i islamiyye...
Girdiler aynı siyasetle bütün makbereye.
Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukca yürekler, onu top sindiremez.
Bırakın eski hükümetleri meydandakiler
Yetişir, şöyle bakıp ibret alan varsa eğer.
işte Fas, işte Tunus, işte Cezayir, gitti!
işte Irak'ı da taksim ediyorlar şimdi.
30 Muharrem 1331
27 Kanunuevvel 1328
1913
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.