Öyle bir zamandayız ki, dik durmakta suç,doğruyu söylemekte.

İnsanoğlunun karşısına çoğunlukla iki tercih çıkar.
Birinde güçlünün yanında yer alıp, güçlü lehine şehadette bulunup nemalanmak, faydalar sağlamak, 
diğerinde ise güçlü de olsa haksıza karşı olmak ve büyük kayıplara ve zararlara uğramak.

Maddeci insanın tercihi faydadan yanadır, yangın daha çok büyüse de kendisine zararı olmasın onun için yeterlidir.
İnanan insan ise , zulmedenin yanında olmanın da ,zulme sessiz kalmanın da Allahın emirlerine muhalefet olduğunu bilir.

Nasıl yani?
Biz zulmetmesek ,zulmü alkışlamasakta yapılan zulümlerden sorumlu muyuz?
KUR'ana göre öyledir, müslüman çevresinde yaşanan her türlü zulümden sorumludur, gücü nispetinde zulmü engellemek ve karşı çıkmak zorundadır.

Bazen göz göre göre zulüm yapılıyor , hatta linç ediliyor ve Allah bizi affetsin hepimiz alkışlıyoruz.
Bir şeyin zulüm olup olmadığını nasıl anlayabiliriz?

Bir suçun cezası 100 ise , siz bu suça 99 ceza verirseniz, görevinizi ihmal etmiş olursunuz , 101 verirseniz zulmetmiş olursunuz.
İşte ADALET böylesine kıldan ince bir mekanizmadır.

Suçsuza ceza vermekle , suçluya 101 ceza vermek arasında fark yoktur,ikisi de zulümdür
Müslüman olduğunu beyan eden her insan zulmün her türlüsüne karşı olmak zorundadır.

Bir kişiye yapılan haksızlığı kınamak için o kişiyi sevmek gerekmez.
Bir topluluğa yapılan haksızlığı söylemek , o topluluktan olmayı gerektirmez.

Müslüman öylesine ADİL olmalıdır ki, ona düşman olanlar bile onu adaletine sığınmaldırı.

Aslında yaşadığımız zaman diliminde , müslümanın manen zengin olması için , dev servetler yapması için her türlü imkan mevcut.
Gün geçmiyor ki, bir topluluk linç edilmesin, gün geçmiyor ki bir gruba tecavüz edilmesin.

Kurtulmak için bunlara karşı olmak bile yeter.
Bunlara karşı çıkmıyorsanız , seyrediyor ve alkışlıyorsanız ne namazınıza güvenin ne orucunuza ne de haccetmenize.

Zulme karşı dimdik duranlara selam olsun.